Yuvadan merhaba…

Tesadüf o ki, on yıl önce bugünlerde de yazla vedalaşmak istemeyen bir sonbahar vardı ve ben Demokrat Kocaeli’nin kapısından girip yeni bir yolculuğa başlamıştım.

22 Temmuz’un, Türkiye’nin merakla beklediği genel seçimin birkaç ay sonrasıydı ve gazetenin birkaç sokak ötesindeki çay ocağının işletmecisi sağ gözünü kısarak yanıma yaklaşmıştı, “CHP-MHP koalisyonuna hazır olun’ diye yazan gazeteci sen değil miydin?”

Boynumu bükmüştüm, “Evet…”

“AK Parti yüzde 47 aldı.”

“Evet.”

“Hani koalisyon…”

Gazeteler sadece sayfalarda iken dahi iki sütunluk bir köşe yazısının akıllarda bu denli kalması ve çaycının “Çay içer misin?” demeden önce yazıyı aklıma getirmesi bir gerçeği fark ettirmişti:

Klavyemizden bilgisayarımızın ekranına dökülen her sözcük, vücudumuza işlenmiş bir dövme gibi kalıcı…

Onlar hep sırtımızda…

***

Ve şimdilerde…

Gazetecilik sadece sayfalardan ibaret değilken…

Kurduğumuz her cümle internet kosmosunda geri dönüşümü milyonlarca yıl süren bir çelik parçası gibi kalıcıyken…

Öğrendiğim şu:

Hakikatin ve doğrunun yanında olmak zorundayız. İddialıca savunduğumuz her öngörünün “yanlış” olma ihtimalini düşünerek ve yanlışın gün gelip bir tokat gibi yüzümüze yerleşeceğinin bilincinde olarak hareket etmeliyiz.

On yıl önceydi…

On yıl önce bu zamanlardı…

Bir gazete ve birkaç sokak ötedeki çay ocağı…

Öğrenmiştim.

Gerçek ve doğru önemliydi.

***

Ve vücudumuza yapışanlar yalnızca kurduğumuz cümlelerden ibaret de değildi kuşkusuz…

Şehirler yapışıyordu vücudumuza… Birkaç yıl ayak sürüyüp orayla anılıyordunuz.

Caddeler yapışıyordu… İnsanlar yadırgamıyordu her gün sizi orada görmeyi…

Kahvehaneler yapışıyordu… “Müdavim” diyorlardı size…

Denizler yapışıyordu…

Tekneler yapışıyordu…

Kaldırımlar, banklar ve duraklar yapışıyordu bedeninize işlenmiş bir dövme gibi…

Ve de gazeteler yapışıyordu bazen…

Orayla anılıyor, oradan söz açılınca cümlede adınız geçiyor ve çatısı altında bulunduğunuz başka yerlerde eğreti duruyordunuz.

Bir dost şöyle diyordu:

“Adın telefonumda zaten ‘Mevlüt Demokrat’ diye kayıtlı.”

***

Demokrat Kocaeli mi?

Bizim birlikteliğimiz de hakikate ve doğruya olan özlem gibi, kalıcı ve çevremin gözünde bütünleşmiş bir hal idi.

Şimdi yeniden;

Vadisinden başka yataklara savrulmuş suyun tekrar ana vadiye dönüşü bu…

Kaynak, çıktığım kaynak…

***

Ne güzel ki, on yıl önce bugünlerde yazı yazmaya çalışan bir muhabir olarak girdiğim Demokrat Kocaeli’de yazmayı kıvırmış, okuyucusu ve çevresi büyümüş bir hale gelmiştim.

Emekleyen bir bebeğin koşması gibiydi bu…

Suyun çağlaması…

Suyun yolunu bulması…

İlginç ki, Demokrat Kocaeli’den ayrı olduğum zamanlarda da Demokrat Kocaeli’nin ekmeğini yemiştim.

Çünkü orada (burada) büyüttüklerimle sunmuştum yeni yazdıklarım ve çizdiklerimi…

Oranın (buranın) bana kattıklarıyla var olmuştu ortaya çıkan tüm ürünler…

Sanırım o ekmek doyurmamaya başladığındaydı dönüşümün ilk günü…

***

Tesadüf o ki, on yıl önce bugünlerde de Adem Turgut’un Demokrat Kocaeli Genel Yayın Yönetmeni oluşunun üzerinden pek zaman geçmemişti.

Ve ben on yıl önceki gibi ondan öğrendiklerimle büyümeye başlamıştım.

Ve şimdi…

Küçük bir molanın ardından aynı basamakları yeniden çıkmak gibi her şey…

Yeniden büyümek adına…

Unuttuklarımı yeniden hatırlamak adına…

İşine koşarak gelmek adına…

Merhaba…

Küçük bir molanın ardından…

Merhaba…

# YAZARIN DİĞER YAZILARI

Yazar Mevlüt Soysal - Mesaj Gönder


göndermek için kutuyu işaretleyin

Yorum yazarak Demokrat Kocaeli Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Demokrat Kocaeli hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Demokrat Kocaeli editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Demokrat Kocaeli değil haberi geçen ajanstır.



Anket Yerel seçimlerde Derince'de kime oy vereceksiniz?
Tüm anketler