Böyle bir muhalefete yerel seçim fazla gelir

CHP’deki bozulma ne zaman başladı, nasıl bu hale geldi iyi araştırmak gerekir. Bugün içinde bulunduğu durumu yalnızca halkla iletişim problemi olarak görmek mümkün değil. Bazı CHP’liler diyor ya, ağzımızla kuş tutsak bu halk bize oy vermiyor diye. Koca bir yalan. Böyle bir beklenti ve çalışma gayreti ortaya koymadan bu tespiti yapmak yalnızca kendini kandırmak olur.

CHP’nin iktidarda değişim sağlamak adına aslında eline fırsatlar geçti. Son 24 Haziran seçimlerini ele alalım. Kemal Kılıçdaroğlu dememiş miydi, 24 Haziran’ın tek kaybedeni AK Parti diye. Öyleyse seçimden hemen sonra Muharrem İnce’nin kurultay sıkıştırmasını beklemeden erken yerel seçim çağrısı yapması gerekmez miydi? Madem iktidarın güç kaybı yaşadığını düşünüyorsunuz, son seçime de bu beklentiyle girdiyseniz, hemen erken yerel seçim çağrısı yaparak elinizi güçlendirmeniz gerekmez miydi?

Ama söylediklerine kendileri inanmadığı gibi, belli ki böyle bir hedefleri de yok.

Bu partide yerelden genele herkesin derdi koltuk kapmak. Konumu hiç fark etmez, en küçük makamı bile ele geçirmek bu partidekiler için çok önemli.

CHP’de 24 Haziran sonrası yaşanan kurultay tartışması da bunun son örneği. Cumhurbaşkanı adayı Muharrem İnce, partisinden daha fazla oy toplayınca genel başlanlık koltuğunu doğal olarak kendine hak gördü. Zaten partinin son kongresinde haksızlığa uğramıştı. Şimdi elinde gerçekçi veriler de var. Yeniden kongre istiyor. Ama kurultay delegeleri özgür değil. Hemen hepsi Kemal Kılıçdaroğlu’na biat etmiş durumda. Öyle demokrasi ve çok seslilik söylemleri hikaye. CHP’de Kılıçdaroğlu ne isterse o yapılıyor. Özellikle bizim ilimizdekiler bu konuda başı çekiyor. Hatırlayın, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a ODTÜ’lü bazı öğrenciler tarafından açılan pankart hakkında soruşturma başlatılınca Kılıçdaroğlu hemen sosyal medyada paylaşım yapmıştı. Bu pankartı CHP’li milletvekillerinden de paylaşmasını istemişti. Baktım Kocaeli Milletvekilleri Fatma Kaplan Hürriyet, Tahsin Tarhan ve Haydar Akar, 3’ü birden bu çağrıya en başta yanıt verenlerden olmuş. Pankartı sosyal medyada paylaşıp, Kılıçdaroğlu’na bağlılıklarını göstermiş!

Böyle bir ortamda Muharrem İnce’nin değişimi başarması, Cumhurbaşkanlığı seçimini ikinci tura taşımasından daha zor olur.

Daha ilginci, böyle bir ortamda CHP’nin önümüzdeki yerel seçimde bugünkü başarısını bile yakalaması zordur. Bana göre CHP’lilere birileri genel ve yerel seçimleri 5-10 yıl daha askıya aldık dese, çoktan razı gelecekler. Nasıl olsa ellerinde CHP Genel Başkanlığı gibi bir hedef var. O koltuk için yarışmak hepsinden daha önemli. Ne diyelim, hayırlı olsun.

Bir tek bizim yollar kalmış

Yaz tatili için Bozcaada’dayız. İzmit dışında bir yerde yaşa deseler herhalde doğası ve bozulmamış eski tip evler arasında uzanan küçücük, şirin sokaklarıyla Bozcaada ilk tercihim olurdu. Bu yılki tatilimiz cuma günü başladı. Sabah erkenden yola çıkıp Bursa, Balıkesir ve Bandırma’yı geçip Çanakkale’ye ulaştık. Oradan Geyikli sahili ve ardından feribotla Bozcaada kalesi karşımızda. Yolda sadece Bandırma’da mola verdik.

Kocaelispor’un Çanakkale deplasmanlarına her gidişimde mutlaka uğradığım İnegöl Restoran’da hafif bir öğle yemeği. Bilmeyenler varsa mutlaka tavsiye ederim. Et çeşitleri kadar ev yemekleri de mükemmel. Yayla çorbasını da mutlaka deneyin.

İzmit-Bozcaada arası yaklaşık 450 km. Eskiden Bandırma’dan sonrası tam bir işkenceydi. Tek şerit bozuk yollarda gitmek insanı hayattan bezdiriyordu. Ama bu sefer öyle olmadı. Bu yoldaki bütün çalışmalar tamamlanmış. İnanın, bizim ilin sınırları dışına çıktığınızda, şehirler arası yolları gördüğünüzde gerçekten AK Parti döneminde ülkenin bu konuda çağ atladığına şahit oluyorsunuz. Takdir etmemek mümkün değil. Kaymak gibi çift şerit yollar. Çanakkale’ye rahatça ulaştık. Maalesef yolculuğumuzda tek sorun Kocaeli’den çıkışta oldu. Kilometrelerce devam eden yolda tek tıkanıklık Değirmendere ile Karamürsel kesimlerindeydi. Köprülü geçiş ve dal-çık çalışmaları nedeniyle yollar daraltımış, tek şeritten veriliyor. Ben kendimi bildim bileli, özellikle Değirmendere geçişinde çalışma yapılır. En son köprülü kavşakla aşağı ve yukarı Değirmendere bağlandığında bu işler bitti demiştik. Karamürsel geçişi de beton yol döküldüğünde artık yamulmuyor, burası da tamamlandı diye bakmıştık. Ama asfalt kurumadan yine bu bölgelerde inşaat başladı.

Çanakkale’ye daha önce gidenler bilir. Lapseki’den sonrası bir zamanlar bitmeyen Bolu dağı tüneli gibi hep bozuk olurdu. Yol kenarlarında sürekli asfalt makinaları beklerdi. İşte bitmez denilen yolun o bölümü de tamamlandığı halde, Değirmendere ve Karamürsel’de yol çalışmasının sürüyor olması insanın moralini bozuyor. Üstelik bizim kentimizde yalnızca güneye değil, Doğu’da Ankara istikametine, kuzeyde Kandıra’ya gitmek de çok zor. Kısacası bizim kentimizde yaşamak gibi, girip-çıkmak, gelip-geçmek hala çok yorucu. Dilerim bu çalışmalar bittiğinde çekilen çileye değer ve daha uzun süre yeni bir düzenlemeye gerek kalmaz.

Kötülüğe karşı bol bol iyilik yapın

Öyle bir dönemden geçiyoruz ki, bundan daha kötü ne olabilir dediğimiz anda karşımıza akla gelmeyecek kötülükler çıkıyor. Yıllarca polis muhabirliği de yaptım. Birçok cinayet olayıyla karşılaştım. Ama iki yıl önce Sakarya’da hamile bir kadının tecavüz edilip, yanındaki 10 aylık bebeğiyle öldürüldüğüne hala inanamıyorum. Küçücük, melek dediğimiz çocukların kaçırılıp vahşice katledilmesini aklım almıyor.

Savunmasız sokak hayvanlarının canlı canlı uzuvlarını keserek ölüme terk edenlerle aynı havayı soluduğuma isyan ediyorum. Vatan için canını ortaya koyan bir gaziye baş tacı edileceği yerde üç kuruşluk otobüs parası için hakaret edenlerle bu toprakları paylaşmak istemiyorum.

Bir de bunların üstüne daha düne kadar örnek gösterilen sanatçı bozuntularının çarpık, sapık ilişkileri ortaya çıktı.

Bu iğrenç ve insan olmaktan bizi utandıran olaylar karşısında maalesef tek yaptığımız küfretmek, lanet okumak, en ağır cezayı istemek oluyor. Öfkeyle dolan içimizi yine kin ve nefret nöbetleriyle boşaltıyoruz. Psikolog değilim. Ama şuna inanıyorum, sadece küfrederek, lanet okuyarak, asarak, keserek bu kötülüklerin önüne geçilemez. İyi insanların da artık kendini göstermesi gerekiyor. Bir köşede sadece lanet okuyarak değil, meydana çıkıp her gün bu kötülüklerden daha fazla iyilik yapması, çevresine güzellikler saçması gerekiyor.

Geçenlerde Avustralya’da bir çocuğun sokakta kalan kimsesizler için ağaçlara mont astığı haberi vardı. Ta oradan içimizi ısıttı. İzmit’te de onlarca evsiz var. Yanından geçip gittiğimiz, yollarda dilendirilen çocuklar var. Devlet, yerel yönetimler bu insanlara ne kadar el uzatmaya çalışsa da belli ki yetmiyor. Yürüyüş Yolu’nda mutlaka dikkatinizi çelmiştir. Bir kadın, yanında 4-5 kız çocuğu çöplerden kağıt topluyor. Yok mu bu insanlara yardım edecek bir yetkili demekten kendimi alamıyorum. O zaman biz daha duyarlı olalım. Bu insanları gündem yapalım. Sosyal medyada her gün yemek fotoğrafları paylaşmak yerine el uzatılması gereken bu insanları paylaşıp, yetkilileri uyaralım. Sokakları o çocukların sefalet içinde çöplerden yemek aradığı yerler yerine güvenle oyun oynadığı alanlar haline yeniden getirelim.

Herkes içindeki çocuğu ortaya çıkarsa, hergün iyilik yapmak için uğraşsa bu ülke ve hatta bu dünya daha güzel bir yer olurdu.

Yaşadığımız şehri sevelim

Geçen hafta Kocaeli’nin Ankara’daki etkisinin azalmasında marka değerindeki düşüşün önemine dikkat çekmeye çalıştım. Maalesef hemşericiliğin giderek yükseldiği ilimizde kent milliyetçiliğinde gerileme olduğunu belirttim. Bu şehrin ortak değerlerine hak ettiği değeri veremediğimizden bahsettim. Yazıyla ilgili arayan, ilave görüş bildirenler çok oldu. Aslında dikkatimizden kaçan ama basit bazı konular bu görüşmeler sırasında ortaya çıktı. Örneğin, bizim burada yeni açılan büyük alışveriş merkezlerini dolaşın. Hangisinde Kocaeli’yi anlatan bir köşe veya ürün var. Hangisinde küçük, sembolik bir pişmaniye satış yeri veya Kocaelispor köşesi bulunuyor. Diğer taraftan Bursa’ya bakın. Statlarını kulüplerinin sembolü timsaha benzettiler. Yanından geçerken saygı duyuyorsunuz. Bizim pişmaniyemiz gibi onların kestane şekeri var. Girip bakın bütün alışveriş merkezlerinde kestane şekeri satılır. Bizimkiler gibi sıradan ve yalnızca tüketim amaçlı değil, bulunduğu şehrin dokusunu da taşırlar. Gerçekten üzerinde durup düşünmemiz çok konu ve bu kenti sevdiğimizi göstermek adına yapacak çok işimiz var.

# YAZARIN DİĞER YAZILARI

Yazar İbrahim Gürsel - Mesaj Gönder


göndermek için kutuyu işaretleyin

Yorum yazarak Demokrat Kocaeli Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Demokrat Kocaeli hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Demokrat Kocaeli editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Demokrat Kocaeli değil haberi geçen ajanstır.



Anket Yerel seçimlerde Derince'de kime oy vereceksiniz?
Tüm anketler